“İlginç” adı LHS 3844b olan dış gezegen, Dünya'ya çok benziyor, yıldızının etrafında dönüyor. Tek fark, hiç atmosfer olmamasıdır.
Galaksimiz, yıldızların etrafında dönen, nispeten yüksek yoğunlukta çok sayıda gök cisimine sahiptir. Teorik olarak, milyarlarca olmalı ve birçoğunun karmaşık bir yaşamın gelişmesi için koşulları var.
Ancak sağlam bir yüzeyin yanı sıra bir atmosfere sahip olmaları gerekir. Dünya'nın sadece ikizleri - LHS 3844b gezegeni - buna sahip değil. Büyüklüğü dünyadan neredeyse üçte bir daha büyüktür. Bir nesne Güneş'inkinden çok daha sönük bir yıldızın etrafında döner. Bir gezegen yörüngede tam bir devrimi sadece 11 günde tamamlar ve bu onun güneşine çok yakın olduğunu gösterir. Hesaplamalar, anne yıldızının kararmasına rağmen gezegenin ısınması ve iyi aydınlanması gerektiğini gösteriyor. Buna karşılık, nispeten yüksek sıcaklık ve iyi aydınlatma koşulları yaşamın ortaya çıkmasına katkıda bulunmalıdır.
Uzay teleskopunun neredeyse bir saatlik gözlemleri, gezegenin görünüşe göre bir hava kabuğuna sahip olmadığını gösteriyor. Bu, gökbilimci Laura Kreidberg tarafından prestijli İngiliz bilim dergisi Nature'daki makalesinde doğrulandı.
Uzun bir süre boyunca, teleskop tarafından elde edilen veriler astronomide mevcut olan modellerle birleştirilmemiştir. Sonuçta, Dünya'da olduğu gibi, baskın oranda karbondioksit veya azot bulunan ortamlara karşılık gelmediler.
Çalışmalar, dış gezegen üzerinde dikkate alınan bir atmosfer varsa, o zaman çok nadir olduğunu gösteriyor - Marslıdan daha yoğun değil. Hava zarfının kalıntılarının varlığı yine böyle büyük bir uzay nesnesiyle ilişkili değildir, çünkü gezegenlerin hem kütle hem de hacim olarak Dünya'dan çok daha küçük bir atmosferi yoktur.
Bu arada, teleskop verileri, LHS 3844b gezegeninin Merkür'e benzeyen taşsız bir çöl olduğunu gösteriyor. Ve bir Dünya sakini bu gezegeni ziyaret etmek istese bile, gökyüzünde devasa bir top gibi parlayan nispeten loş bir yıldız ölümcül tehlikeli olurdu. Güçlü kozmik ve radyasyon radyasyonu, güneş rüzgarı ve çok sayıda yüklü parçacığın akışı, yaşamın embriyolarını bile anında çıplak taşların arkasında bırakarak öldürür.